
Havacılık endüstrisi, her zaman daha hafif, daha güçlü ve daha dayanıklı malzemelerin peşinde olmuştur. Uçakların yapısal bileşenlerinde geleneksel metal alaşımlarının yerini, büyük ölçüde epoksi bazlı kompozitler almıştır. Ancak, bu kompozitlerin bile limitleri zorlanmaktadır. Son yıllarda, bu alanda çığır açan bir gelişme yaşanmıştır: Nano Silika Katkılı Epoksi Sistemleri. Nanoteknolojinin epoksi reçinelerle buluşması, havacılık mühendisliğinde yeni bir dönemin kapılarını aralamaktadır.
Epoksi reçineler, havacılık kompozitlerinin temel matris malzemesidir. Cam, karbon veya aramid gibi yüksek performanslı lifleri bir arada tutarak onlara nihai şekillerini ve mukavemetlerini veren polimerlerdir. Epoksiler, yüksek yapışma mukavemeti, mükemmel kimyasal direnç ve nispeten kolay işlenebilirlik gibi özellikleriyle bilinir.
Ancak, geleneksel epoksilerin iki temel zayıflığı vardır:
Kırılganlık: Epoksi matrisler, yapısal olarak sert olmalarına rağmen, darbe ve çatlak yayılımına karşı kırılgandırlar. Bu durum, özellikle kanatlarda ve gövde panellerinde görülebilen katmanlar arası ayrılma (delaminasyon) riskini artırır.
Yüksek Sıcaklık Duyarlılığı: Yüksek sıcaklıklara maruz kaldıklarında (örneğin motor yakınında veya süpersonik uçuşta) mekanik özelliklerini kaybetme eğilimi gösterirler.
İşte bu noktada Nano Silika devreye girer.
Nano Silika ($SiO_2$), boyutu 1 ila 100 nanometre arasında değişen, ultra ince silisyum dioksit parçacıklarıdır. Bu nano parçacıklar, geleneksel dolgu maddelerinden farklı olarak, epoksi reçine matrisi içine eklendiğinde malzemenin makro düzeydeki özelliklerini kökten değiştirir.
Epoksiye nano silika eklenmesi, bir nevi moleküler düzeyde takviye sağlar. Bu sistemler, bir nanokompozit oluşturur ve epoksi matrisin özelliklerini şu kritik yollarla iyileştirir:
Nano silika parçacıkları, epoksi matris içinde çatlak ilerlemesini engelleyen engeller (bariyerler) görevi görür. Çatlak ilerlemeye çalıştığında, nano parçacıkların yüzeyinden geçmek veya onların etrafından dolanmak zorunda kalır. Bu süreç, çatlağın ilerlemesi için ekstra enerji tüketilmesini gerektirir, bu da malzemenin genel tokluğunu ve darbe dayanımını önemli ölçüde artırır.
Özellikle kompozit yapılarda en büyük tehlike olan delaminasyon (katman ayrılması) direncinde, nano silika katkılı sistemler geleneksel epoksilere göre katlanarak artan bir performans sergiler.
Yüksek yüzey alanına sahip olan nano silika, matris zincirleri ile etkileşime girerek matrisin viskozitesini (akmazlığını) ve kürlenme sonrası mekanik sertliğini artırır. Özellikle lif takviyeli kompozitlerde, lifler ile epoksi matris arasındaki arayüzey (interface) mukavemetini güçlendirerek, yük transferini optimize eder ve genel yapısal performansı yükseltir.
Nano silika, epoksi zincirlerinin hareketliliğini kısıtlayarak malzemenin cam geçiş sıcaklığını (Tg) artırır. $T_g$, polimerin sert ve camsı halden daha yumuşak ve kauçuğumsu hale geçtiği sıcaklıktır. $T_g$'nin yükselmesi, uçağın yapısal bütünlüğünü daha yüksek sıcaklıklarda koruyabilmesi anlamına gelir. Bu, özellikle motor bölmeleri, fren sistemleri ve yüksek hızlı uçuşta aerodinamik ısınmaya maruz kalan yüzeyler için hayati öneme sahiptir.
Epoksi reçineler kürlenirken (sertleşirken) bir miktar hacimsel büzülme (çekme) gösterirler. Bu büzülme, kompozit parçalarda iç gerilmelere ve mikroskopik kusurlara yol açabilir. Nano silika parçacıkları, bu büzülmeyi azaltarak nihai kompozit parçanın boyutsal kararlılığını ve hassasiyetini artırır. Bu, özellikle hassas aerodinamik yüzeylerin üretimi için önemlidir.
Nano silika katkılı epoksi sistemleri, sundukları üstün özellikler sayesinde modern uçakların pek çok kritik noktasında kullanılmaya başlanmıştır:
Birincil Yapısal Bileşenler: Kanat kutuları, gövde panelleri ve dikey stabilizatörler (kuyruk). Tokluğun artırılması, bu parçaların kuş çarpması, yer hizmetleri hasarı veya savaş hasarı gibi beklenmedik darbelere karşı direncini artırır.
Uçak Motoru Kaportaları ve Nacelle'ler: Motor bölmesi çevresinde hem yüksek sıcaklık direncine hem de darbe dayanımına ihtiyaç duyulan alanlardır. Nano silika, bu parçaların termal dayanımını artırarak motor verimliliğine dolaylı katkı sağlar.
Rotor Kanatları (Helikopterler): Helikopter rotor kanatları sürekli yüksek titreşim ve gerilmelere maruz kalır. Nano silika katkılı epoksiler, yorulma ömrünü uzatarak kanatların güvenilirliğini artırır.
Yapıştırıcılar ve Tamir Sistemleri: Geleneksel epoksi yapıştırıcılara nano silika eklenmesi, birleştirilen parçaların ayrılma direncini (peel strength) ve yapışma gücünü önemli ölçüde artırır. Uçak tamir ve bakım (MRO) süreçlerinde de bu yapıştırıcılar kullanılmaktadır.
Nano silika katkılı epoksi sistemlerinin yaygınlaşmasının önündeki en büyük zorluk, üretim süreçlerinin karmaşıklığıdır:
Homojen Dağılım: Nano parçacıkların epoksi reçine içinde topaklanmadan (aglomerasyon) tamamen homojen bir şekilde dağıtılması, üstün performans elde etmek için şarttır. Bu, özel karıştırma (örneğin ultrasonik dispersiyon) teknikleri gerektirir. Yetersiz dağılım, malzemenin performansını düşürebilir.
Viskozite Artışı: Nano parçacıklar, epoksinin viskozitesini aşırı derecede artırma eğilimindedir. Özellikle Vakum Destekli Reçine Transfer Kalıplama (VARTM) gibi bazı kompozit üretim süreçlerinde, çok yüksek viskozite reçinenin lif demetleri arasına sızmasını (ıslanmasını) zorlaştırabilir.
Bu zorluklara rağmen, havacılık ve uzay endüstrisi, bu nanokompozitlerin sağladığı ağırlık tasarrufu ve güvenilirlik artışı sayesinde, bu üretim zorluklarının üstesinden gelmek için önemli yatırımlar yapmaktadır. Gelecekte, nano silika katkılı epoksiler, kompozit malzemelerin kullanıldığı her alanda standart matris çözümü haline gelme potansiyeli taşımaktadır.