
Tozun gücünü hafife alan çok olmuştur ama unutmamak gerekir ki dev makineler bazen bir avuç tozla başlar. Özellikle metal tozları... Yüksek teknolojiye hayat veren, üretimin görünmeyen kahramanlarıdır onlar. Peki neden bu tozları üretmek, bir ülke için stratejik bir meseledir?
Türkiye’nin ileri teknolojiye dayalı üretim hedefleri varsa, yerli metal toz üretimi bunun temel taşlarından biri olmalıdır.
Metal tozları, savunma sanayiinden uzay teknolojilerine, medikal implantlardan otomotiv parçalarına kadar geniş bir alanda kullanılır. Bu tozlar:
Sinterleme ile hafif ve dayanıklı parçalara dönüşür
3D yazıcılarla geleceğin ürünlerini üretir
Enerji ve malzeme verimliliği sağlar
Bu alanlardaki üretimin sürdürülebilirliği, doğrudan yerli toz üretiminin varlığına bağlıdır.
Metal tozlarının önemli bir kısmı halen ithal ediliyor. Bu da:
Döviz çıkışı
Tedarik zinciri kırılganlığı
Kritik hammadde erişiminde riskler
anlamına geliyor. Küresel krizlerde ya da yaptırımlar altında, bu tozların tedariki sekteye uğrayabilir. Yerli üretim ise bu riski ortadan kaldırır.
Savunma sanayiinde kullanılan özel alaşımlar, genellikle toz metalurjisi ile üretiliyor. Ancak bu tozlar bazen özel izinlere ve lisanslara tabi. Eğer yerli üretim yoksa, stratejik projeler yabancı üreticilerin takvimine mahkûm kalabilir.
Yerli toz = Bağımsız üretim.
Yerli toz üretimi demek:
Atomizasyon, indirgeme, elektro-kimyasal üretim gibi ileri süreçlerin yerlileşmesi
Üniversite-sanayi iş birliğinin artması
Yerli üreticilerin global pazarlarda rekabet gücü kazanması
demektir. Bu da uzun vadede Türkiye’yi sadece tüketici değil, teknoloji sağlayıcı konuma getirir.
Dünya genelinde metal tozları pazarı büyüyor. Özellikle:
Titanyum, nikel, alüminyum alaşımları
3D baskı tozları (Additive Manufacturing)
Medikal ve biyouyumlu tozlar
gibi segmentlerde ciddi ihracat potansiyeli var. Türkiye’nin coğrafi konumu da lojistik açıdan avantaj sağlar.
Toz küçüktür ama etkisi büyüktür. Yerli metal toz üretimi, bir ülkenin sadece sanayisini değil, bağımsızlığını da şekillendirir. Bu alana yapılacak her yatırım, geleceğe atılan stratejik bir imzadır. Artık sadece “üreten ülke” değil, “tozunu da kendi yapan ülke” olmanın zamanı geldi.