
Modern savaş sahasının hayaletleri olan İnsansız Hava Araçları (İHA), gökyüzündeki dengeleri değiştirdi. Ancak her İHA eşit yaratılmamıştır. Standart bir askeri dron ile radarda bir kuş kadar bile görünmeyen "Stealth" (Görünmez) İHA arasında uçurumlar vardır. Peki, bu teknoloji neden herkesin elinde yok? "Stealth teknolojisi yasağı" tam olarak ne anlama geliyor ve İHA'lar için çizilen sınırlar nerede başlıyor?
Bu yazıda, radarların kâbusu olan görünmezlik teknolojisinin arkasındaki hukuki ve teknik sınırları detaylıca inceliyoruz.
Stealth teknolojisi, bir hava aracının radar, kızılötesi, görsel ve akustik yöntemlerle tespit edilmesini zorlaştıran tekniklerin bütünüdür. Bu, uçağın tamamen görünmez olduğu anlamına gelmez; ancak tespit edilme mesafesini o kadar kısaltır ki, düşman fark ettiğinde iş işten geçmiş olur.
Bunu başarmak için iki temel yöntem kullanılır:
Geometri: Uçağın şekli, radar dalgalarını kaynağına geri yansıtmak yerine başka yönlere dağıtacak şekilde tasarlanır.
Malzeme: Yüzey, radar dalgalarını emen özel kompozit malzemelerle (RAM - Radar Absorbent Material) kaplanır.
Stealth teknolojisine sahip İHA'ların ticareti, dünyada en sıkı denetlenen pazarlardan biridir. Bir ülke "Ben stealth İHA satın almak istiyorum" dediğinde karşısına çıkan ilk engel paradan ziyade uluslararası anlaşmalardır.
MTCR, kitle imha silahlarını taşıyabilecek sistemlerin yayılmasını önlemek amacıyla kurulmuş gönüllü bir ortaklıktır. Stealth İHA'lar genellikle uzun menzilli ve yüksek kapasiteli oldukları için bu kategoriye girer. Eğer bir İHA, 300 km menzile ve 500 kg faydalı yük kapasitesine sahipse, satışı (özellikle stealth özellikli ise) neredeyse imkansız hale gelir.
ABD menşeli teknolojilerde uygulanan bu düzenleme, "kaynak kodu" seviyesinde bir koruma sağlar. Örneğin, bir ülke F-35 satın alabilir ancak F-35'in görünmezliğini sağlayan yazılım kodlarına veya yüzey kaplama materyalinin kimyasal formülüne erişemez. Bu durum İHA'lar için de geçerlidir. ABD, RQ-170 gibi stealth dronlarını en yakın müttefiklerine bile satmaktan kaçınır.
Bir İHA'yı görünmez yapmak, sadece siyah boya sürmekle olmaz. İşte üreticilerin ve ülkelerin aşmak zorunda olduğu teknik sınırlar:
Görünmezlik için en ideal şekil "Uçan Kanat" (Flying Wing) tasarımıdır. Dikey kuyruk (kuyruk dümeni) radarda büyük bir iz bırakır, bu yüzden stealth İHA'larda kuyruk bulunmaz. Ancak kuyruksuz bir uçağı havada sabit tutmak inanılmaz derecede gelişmiş uçuş kontrol yazılımları gerektirir.
Radardan kaçsanız bile, motorunuzun ısısından kaçamazsınız. Kızılötesi (IR) sensörler, motor egzozundan çıkan ısıyı kilometrelerce öteden görebilir. Stealth İHA sınırlarını zorlayan mühendisler, egzoz çıkışlarını gövde içine gizleyerek ve soğuk hava ile karıştırarak bu izi düşürmeye çalışırlar.
Bir İHA'yı kontrol etmek için radyo dalgaları gönderirsiniz. Ancak İHA cevap verdiğinde veya görüntü aktardığında sinyal yayar. Bu sinyal, düşman tarafından tespit edilebilir. Gerçek bir stealth İHA, "sessiz modda" uçabilmeli ve sadece çok dar, tespit edilmesi zor frekanslarda haberleşmelidir.
ABD'nin en gizli stealth İHA'larından biri olan RQ-170, 2011 yılında İran sınırında düştü (veya düşürüldü). Bu olay, stealth teknolojisinin "yasaklı" olmasının nedenini gösterdi. Bir teknoloji ele geçirildiğinde, tersine mühendislik (reverse engineering) ile kopyalanabilir. Bu yüzden süper güçler, bu teknolojiyi ihraç etmek yerine sadece kendi envanterlerinde tutmayı tercih ederler.
Uluslararası kısıtlamalar (örtülü ambargolar), Türkiye gibi ülkeleri kendi stealth teknolojilerini geliştirmeye itmiştir.
ANKA-3: Kuyruksuz, uçan kanat yapısıyla tam bir "Derin Taarruz" stealth İHA örneğidir. Radar kesit alanı düşürülerek hava savunma sistemlerini aşması hedeflenmiştir.
KIZILELMA: İnsanlı savaş uçaklarıyla kol kola uçabilen, düşük görünürlüğe sahip, agresif manevra yapabilen bir platformdur.
Gelecekte sınırlar daha da zorlanacak. Teorik olarak geliştirilen "Plazma Stealth" teknolojisinde, aracın etrafında iyonize bir gaz bulutu (plazma) oluşturularak radar dalgalarının emilmesi hedefleniyor. Ancak bu teknolojinin İHA'lara uygulanması için gereken enerji miktarı şu an için en büyük sınırlayıcı faktör.
Stealth teknolojisi yasağı, aslında bir "bilgi tekeli" koruma çabasıdır. İHA'lar için sınırlar, sadece fiziksel (menzil, hız) değil, aynı zamanda politiktir. Ancak ANKA-3 gibi yerli projelerin gösterdiği gibi, teknolojik sınırlar yenilikçi mühendislik ve yerli üretimle aşılabilir. Görünmezlik artık sadece süper güçlerin tekelinde değil, azimli ulusların yeni oyun alanıdır.