
Havacılıkta "görünmezlik", bir uçağın gözle görülmemesi değil, elektromanyetik spektrumda (radar, kızılötesi, akustik) tespit edilememesidir. Günümüz modern İHA tasarımlarında mühendisler, düşman radarlarını atlatmak için iki farklı yolu birleştiriyor: Pasif Gizlilik (Yapısal) ve Aktif Gizlilik (Elektronik).
Bu yazımızda, bu iki teknolojinin nasıl çalıştığını ve geleceğin hayalet uçaklarını nasıl şekillendirdiğini inceliyoruz.
Pasif teknikler, enerji harcamayan, uçağın tasarımı ve malzemesiyle ilgili olan kalıcı özelliklerdir. Amaç, düşman radarından gelen sinyali kaynağına geri göndermemek veya emmektir. Sistem bir kez üretildikten sonra sürekli çalışır, pilotun bir düğmeye basmasına gerek yoktur.
Radar dalgaları ışık gibi davranır; bir yüzeye çarpar ve yansır. Pasif stealth tasarımında, uçak yüzeyleri öyle açılarla yerleştirilir ki, gelen radar sinyali radarın olduğu yere değil, gökyüzüne veya toprağa yansıtılır.
Örnek: F-117 Nighthawk veya yerli projemiz ANKA-3. Bu uçaklarda dikey kuyruk yoktur çünkü dikey yüzeyler radar için devasa birer aynadır. Uçan kanat formu, sinyali dağıtmak için en ideal geometridir.
Geometrinin yetersiz kaldığı yerlerde malzeme devreye girer. Uçağın gövdesi, radar enerjisini ısıya dönüştüren malzemelerle kaplanır.
Örnek: Fiber takviyeli kompozitlerin içine gömülen nano-partiküller veya bal peteği yapılar. Bu malzemeler radar dalgasını sünger gibi emer. (Bknz: Nanoteknoloji ve Radar Emilimi).
Pasif gizlilik sadece radarla sınırlı değildir. Kızılötesi (IR) güdümlü füzelerden korunmak için motor ısısının saklanması gerekir.
Örnek: Motor egzozunun gövdenin üst kısmına gizlenmesi ve soğuk hava ile karıştırılarak dışarı atılması. Böylece alttan bakan bir termal kamera, sıcak motoru göremez.
Aktif teknikler, enerji harcayan, dinamik ve çevreye tepki veren sistemlerdir. "Beni bulmalarını engellemek için sadece saklanmak yetmez, gelen sinyali bozmalıyım" mantığıyla çalışır. Bu teknikler genellikle bilim kurgu sınırlarını zorlayan teknolojilerdir.
Gürültü önleyici (noise-canceling) kulaklıkların çalışma prensibinin radara uyarlanmış halidir.
Nasıl Çalışır? İHA üzerindeki sensörler, gelen düşman radar sinyalini analiz eder (frekansını, dalga boyunu, fazını). Ardından İHA, bu sinyalin tam tersi fazda (anti-faz) bir sinyal üretip geri gönderir.
Sonuç: İki dalga (gelen radar sinyali ve İHA'nın ürettiği anti-sinyal) havada çarpışır ve birbirini sönümler (nötrler). Radar ekranında hiçbir şey görünmez. Bu yöntem çok yüksek işlemci gücü gerektirir.
Bu, aktif görünmezliğin zirve noktasıdır. Plazma, elektromanyetik dalgaları yutma özelliğine sahip iyonize bir gazdır.
Nasıl Çalışır? Uçağın burun kısmında veya kanat hücum kenarlarında bulunan elektrotlar, yüksek voltajla havayı iyonize ederek uçağın etrafında bir "plazma bulutu" oluşturur.
Sonuç: Gelen radar dalgası bu plazma bulutuna girer ve enerjisini kaybeder, uçağın metal gövdesine hiç ulaşamaz. Rusların hipersonik füzelerinde bu tekniği denediği bilinmektedir. Ancak plazma üretmek çok fazla elektrik enerjisi gerektirir.
Bu teknik teknik olarak "görünmezlik" değil "yanıltma" olsa da, aktif stealth kapsamında değerlendirilir.
Nasıl Çalışır? İHA, gelen radar sinyalini yakalar, dijital olarak kopyalar, üzerinde oynama yapar ve geri gönderir.
Sonuç: Düşman radarında uçak olduğu yerde değil, 5 km ötede görünür veya tek bir uçak yerine ekranda 50 tane sahte hedef belirir. Düşman "gerçek" uçağın hangisi olduğunu anlayamaz.
| Özellik | Pasif Stealth | Aktif Stealth |
| Enerji Tüketimi | Yok (Sıfır) | Çok Yüksek |
| Süreklilik | Her zaman devrede | Açılıp kapatılabilir |
| Güvenilirlik | Yüksek (Arıza yapmaz) | Elektronik arızaya açık |
| Maliyet | Üretimde pahalı | Bakım ve işletmede pahalı |
| Etki Alanı | Belirli radar bantları | Programlanabilir (Geniş bant) |
Geleceğin İHA'ları, sadece pasif geometrilere güvenmeyecek. Gövdesi radar emici nano-kompozitlerden yapılan, ancak tehlike anında etrafında plazma kalkanı oluşturabilen veya aktif sinyal iptali yapabilen "Hibrit Stealth" İHA'lar gökyüzünün hakimi olacak.